Bursa-İzmir yolu üzerinde antik bir yarımada üzerine kurulmuş olan bu şirin köyün tarihi roma dönemine kadar uzanmaktadır. Yarımada olarak nitelendirilse de bir adadır. Karaya bir köprü ile bağlıdır. Roma döneminden bile kalıntılar mevcuttur. Lakin Rum kalıntıları daha aşikar ortadadır. Kurtuluş savaşından önce rumların yaşam alanı olan bölge,savaştan sonra selanik bölgesinden göçenlerin de yerleştiği bir yer olmuştur. İtalya kökenli 14. Roma İmparatoru Hadrianus'un Bitinya ( Bursa, Kocaeli, Zonguldak, Sakarya, Bilecik, Yalova, İznik, Bartın, Kastamonu, Bolu, Düzce illerini kaplayan bölge ) gezisi sırasında kente uğradığı ve kent giriş kapısında adına onur yazısı yazıldığı bilinmektedir.
Köyün başlıca geçimi balıkçılık ve zeytincilikten oluşmaktadır. Köyün her sene düzenlediği leylek şenliği görülmeye değer. Uluabat gölünün içinde bulunan bu şirin köy kuş kültürü olarakta gelişmiştir. Göl kenarlarında leyleklere rastlamanız mümkün. Tarihi olarak eski anıt mezarlar, tarihi taş rum evleri, Kare prizma bir burç ve girişinde bir tarihi kapı bulunmaktadır. Fotoğraf fotoğraf kenti tanımak adına http://www.nereyekacsak.com/golyazi/ adresindeki yazıyıda inceleyebilirsiniz.